“Adam Gibi Adam Olmak”

Bin elde bin bir kalıp, “budur” diyor “adamlık! ”

Dalkavuklar hazırdır, ellerinde yağdanlık.

Âdem gibi adamı, saymıyorlar insandan,

Bunun adı lügatte; kıstas bilmez nadanlık!

Cihat Şahin

Yazılarımda ısrarla insanda olması gereken meziyetlere yönelik konulara yer veriyorum ve buna devam ediyorum. Yazmanın bir manası olmalı. Mesaj vereceksiniz, aydınlatıcı ve öğretici olacaksınız ya da olmaya çalışacaksınız. Farklı iletişim ortamlarında binlerce insana ulaşmanın sorumluluğunu taşıyacaksınız. Bilginizin ve ilminizin yettiği kadar doğruları yazmaya çalışacaksınız.

Günümüzün en temel sorunlarından biri de “adam olmak”tır. Belki bakış açışı ile herkes adamdır diye bakarsak sorun olmaz ama mesele “Adam Gibi Adam Olmak”tır.  Herkese “Adamdır“ dediğimiz zaman “Adam Gibi Adamı” aramak zorunluluğu ortaya çıkıyor.

Hepimizin yanlışları olabilir, hepimiz yanlışlar yapabiliriz. Mesele yanlış adam olmamaktır. Bunun içinde bu yazımda “ADAM OLMAK” konusuna yer vereceğim. Adam olmak kolay değil, ya da adam gibi adam olmak kolay değil. Bu zamanda adam olmak tümden zor bir özelliktir. Oysa ortalıkta adamlıktan-insanlıktan nasibini alamamış, güzel kıyafetli, “ben adamım gibi gezen” birçok insanda vardır.

Bir insan; bilmem ne başkanı, vekil, bürokrat, bakan, genel müdür, holding yönetim kurulu başkanı, zengin işadamı, oda başkanı olabilir ama eğer yoksa meziyeti adam olamaz.

Herkese ayrı telden çalan, gelene ağam- gidene paşam diyerek nabza göre şerbet veren, arkadaşının yüzüne gülerek arkasından kuyusunu kazan, ikiyüzlü, yalan söylemeyi meslek haline getiren, verdiği sözü unutan, kapı eşiklerinde üç-beş kuruş menfaat için takla üstüne takla atarak “Abi, bir emrin var mı?” diyerek yalakalık yapan, tabiri caizse kıvıran insanlar, gerçek anlamda asla ve asla adam olamazlar.

ADAM OLMAK; hoşgörülü, inançlı, delikanlı, sözüne güvenilir, cömert, mert, gözü pek, merhametli, yalakalıktan nefret eden, verdiği sözde ucunda ölüm dahi olsa duran, kararlı, dürüst, yetimin hakkını yemeyen, kimsenin ahını almayan, hangi makamda olursa olsun kimseye tepeden bakmayan, olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olmak demektir. Ama günümüzde herkesin malumu, kendini adam sanan o kadar çok insan var ki… Yazık, çok yazık demeden insan geçemiyor.

Oysa adam gibi adam olmak, öyle her babayiğidin karı değil. Makam sahibi olabilir, bol paranız, yatınız katınız olabilir ama kimseye faydanız yoksa bırakınız adam olmayı siz gerçek anlamda koskoca bir “HİÇ” siniz.

Ve öldüğünüzde adam değilseniz son yolculuğa uğurlayışta arkada bir hoşsa da bırakmak yerine diyecekler ki; “Kimseye bir faydası yoktu. Yanında çalıştırdığı insanın hakkını vermeyerek sömüren hatta yararlanmaya çalışan, hayır işine bile olsa Allah versin diyerek savuşturan, yoksula yardım elini uzatmayan, eli cebine gitmeyen cimri bir insandı, bol para kazandığı halde sürekli ağlayan şükretmesini bilmeyen ‘hep bana hep bana’ diyen, gözü doymayan bir insandı, velhasıl adam değildi”

Oysa misafir olduğumuz bu fani dünyadan giderken “Çok yazık oldu. Rahmetli ne iyi efendi bir insandı. Kimseye zararı dokunmadı. Herkese faydası vardı. Kimseyi üzmezdi. Hep doğrudan yana oldu. Doğruları konuştu, doğruları yazdı. Üç-beş kuruş menfaat uğruna inandığı değerlerden taviz vermedi. Çocukla çocuk, büyükle büyüktü. Adam gibi adamdı. Adam gibi yaşadı, adam gibi öldü. Keşke daha fazla yaşasaydı” diyerek dua edecekler.

Önemli olan da bu dünyadan giderken, geride böyle güzel bir hoşsa da bırakmak değil mi?

İşte size güzel bir örnek:

Vaktin birinde baba, oğluna “Sen adam olamazsın” demişti.

Gel zaman, git zaman bizim oğlan, okuyup önemli bir yerde makam sahibi olmuş. Aklına babasının bir zamanlar, “Sen adam olamazsın” sözü gelmiş ve emrindeki memurlara demiş ki; “Derhal filan köye gidin, orda bir adam var, benim babam olur, gidin onu bana getirin”

Talimatı alan memurlar, köye gidip yaşlı babasını bularak makam sahibi olan oğlunun makamına getirmişler.

Koltuğuna gururla kurulan makam sahibi oğul, ayakta duran babasına dönerek: “Baba, sen bana adam olamazsın demiştin. Bak okudum. Bu önemli makamın sahibi oldum” demiş.

Baba, gururla koltuğunda oturarak tabiri caizse hava atan oğluna dönerek ”Oğlum ben sana o makamın sahibi olamazsın demedim ki. Sen sadece o makamın sahibi olmuşsun ama adam olamamışsın. Şayet adam olsaydın, yaşlı babanı ayağına getirmek yerine sen babanın ayağına giderdin.”

Müsaadenizle sözlerimi konuyla ilgili sizin de beğeni ile okuyacağınız bir şiirle noktalamak istiyorum:

Adam Gibi Adam Olmak

Çevrende Herkes Şaşırsa Bunu Da Senden Bilse

Sen Aklı Başında Kalabilirsen Eğer.

Herkes Senden Kuşku Duyarken Hem Kuşkuya Yer Bırakır

Hem Kendine Güvenebilirsen Eğer.

Bekleyebilirsen Usanmadan,

Yalanla Karşılık Vermezsen Yalana,

Kendini Evliya Sanmadan,

Kin Tutmayabilirsen Kin Tutana,

Düşlere Kapılmadan Düş Kurabilir,

Yolunu Saptırmadan Düşünebilirsen Eğer.

Ne Kazandım Diye Sevinir,

Ne Yıkıldım Diye Yerinir,

İkisini De Önem Vermeyebilirsen Eğer.

Söylediğin Doğruyu Ve Gerçeği Büken Düzenbaz

Kandırabilir Diye Safları Dert Edinmezsen,

Ömür Verdiğin İşler Bozulsa Da Yılmaz Ve

Yeniden Koyulabilirsen İşe,

Döküp Ortaya Varını Yoğunu,

Bir Yazı Turada Yitirsen Bile

Yitirdiklerini Dolamaksızın Diline,

Baştan Tutabilirsen Yolunu,

Yüreğine, Sinirine Dayan Diyecek,

Direncinden Başka Şeyin Kalmasa Da

Herkesin Bırakıp Gittiği Noktaya

Sen Dayanabilirsen Tek Başına

Herkesle Düşüp Kalkıp Yine De Erdemli Kalabilirsen

Unutmayabilirsen Halkı Krallarla Gezsen De

Dost da Düşmanda İncitemezse Seni

Ne Küçümser Nede Büyültürsen Çevreni

Her Saatin Her Dakikasına

Emeğini Katarsan Alın Terine

Hakçasına Bölüşürsen Vicdanındaki Adaleti

Her Şeyiyle Dünya Önüne Serilir,

Korktuğun Yerde El Öpmez,

Hükümran Olduğun Yerde Ezmezsen,

Oğlum Adam Oldun Demektir,

Üstelik Adam Gibi Bir Adam.

Şairin adı Rudyard Kipling.