“2013′ e BAŞLARKEN…”

Çok hızlı değişim hareketlerinin, yeni başlangıçların, her şeyle yüzleşme cesaretinin ortaya çıktığı, karanlıkların aydınlanmaya başladığı, hangi yöne gidebileceğimizi, kim olduğumuzu araştırmak isteyeceğimiz, yaşam programlarının önemini fark edeceğimiz, içtenlik ve sezgilerin ön plana çıktığı bir süreç başlatacak. Dünya da başta Ortadoğu olmak üzere birçok coğrafyadaki ülkelerde yönetim modelleri ve liderler değişecektir. Ülkemizde ise anayasanın sivilleşmesi yolunda bir adım atılması ve bununla beraber ülkemizde de başkanlık modeline giden bir yönetim anlayışı değişimine adım atılmış olabilecek.

Bu yıl büyük değişim hareketlerini başlatan, bireyleri ve toplumları yüzleşmeye ve dürüstlüğe çağıran, mücadeleyi tetikleyen, kendimiz ve yaşamımız hakkında bir seçim yapmaya zorlayan özelliklere sahiptir. Bu yıl yeni başlangıçların ifadesi olarak karşımıza çıkıyor, bireysel ve toplumsal alanda oluşan bu değişim hareketinin sadece düşünce düzeyinde kalmayacağını, tüm siyasi, toplumsal, bireysel ilişkilerdeki dengenin de yeniden kurulacağını, sorumluluk alması gereken kişilerin artık sorumluluklarını seve seve yükleneceklerini de gösteriyor.

2013 yılı, içinde bulunduğumuz yozlaşma ve karmaşa sürecinin biteceğini, kendimize yeni dışlaşma ve başkalaşma alanları bulacağımızı anlatmakta. Uzun vadede enerjimizi tüketen, dağıtan, sinirsel gerilim yaratan baskılı enerjilerden kurtuluyor, yeni bir başlangıç yapmak üzere cesaret ve yüzleşme yapabileceğimiz devre sonlarında ortaya çıkan gerçekten özel bir döneme doğru ilerliyoruz. Bu dönemi iyi değerlendirmek ve gezegen enerjilerine uyumlu davranmakla istediğimiz her türlü yeniliğin kapılarını kendimize açma fırsatıyla karşı karşıya olduğumuzu bilmeliyiz.

2013 yılı sorgulama yapmak, kendini aramak, keşfetme yolunda çabalamak için ayna vazifesi görecek bir kendini bilme ve şeffaflaşma yılıdır. Kendisiyle yüzleşme cesareti bulamayanlar için de hayli zorlu olaylar, sağlık sorunları ve çeşitli mücadelelere zemin hazırlıyor. Her insanın kendi içindeki bilgeyi, kendi Yunus’unu yaşama aktarma zamanı hızla yaklaşmakta… Bunun için de şeffaflık gerekir. Şeffaflaşma da ancak arınma ve kendini tanıma ile yaşamda mekân tutar.

Dikkatli ve farkındalık dolu bir gözle kendimize, ailemize, yakın çevremize, milletimize ve diğer ülkelere baktığımızda değişimi hissetmek ve algılamak mümkündür. Yozlaşmanın hat safhaya varması demek, düşüşün en dibine inildiğinin ve artık çıkışın yani yükselişin başlayacağının da müjdesi demektir. Her düşüş en tabana inildiğinde düşüşün gücü kadar yükseğe çıkma ivmesi sağlar. Denize çok yüksek bir yerden atlayanlar bunu bilirler, ne kadar derine inilirse o kadar hızlı bir şekilde yukarı çıkılır.

Yıllardır çekmecelerde saklı kalmış dertler, sıkıntılar, hatta hastalıklarla yüzleşerek kendi kendimize bir tür arınma programı uygulayacağımız bu yılda bazı küçük tedbirler almanın yararlı olacaktır. Karşılaşılan zorluklara ruhsal bir arınma gibi bakmak ve aşmak için çaba göstermek bizi dikeyde, diri, canlı ve sağlıklı tutacaktır. Hatta mücadeleyi sevenler, iç çatışmalardan korkmayan ve kaçmayanlar içinde bir dağcı gibi dağın zirvesine çıkmak, zirvede yeni bir soluk almak, manzaraya oradan kartal bakışı ile bakmak duygusu da verebilir.

Yeni yıl ile birlikte kendimizi gözden geçirmemiz ve zayıf olan yönlerimiz ilgili kendimizi yeniden yapılandırmalıyız. Bunu için birkaç önerimizin değerlendirilmesi gerekebilir.

Kendini sorgulamanın önemi

2013 yılı bireysel gelişimin önem kazandığı bir kendini sorgulama, aşma, değiştirme ve baskılardan kurtulma yılı olacak…

Kendimizi sorgulamak objektif bakış açısıyla kendimizi karşımıza alarak noksan taraflarımızı tespit etmeye çalışmak kendini tanıma ve bilme çalışmalarının belkemiğidir. Bu sorgulamaları yaparken suçlayıcı hırpalayıcı olmamak ve gerekiyorsa profesyonel destek almak sanıldığından çok daha önemlidir. Terapiler bu noktada büyük önem kazanıyor, tek başına yapılan sorgulamalarda insan sık sık gereksiz yere kendini suçlayarak dar bir alana sıkışıp içine girdiği labirentten çıkamaz hale de gelebilir. Bu noktada olaylara objektif ve bilimsel açıdan bakmak için başka gözlere de gerek vardır ki, karşılığı terapi ve şifadır.

Kendini tanıma çalışmalarında önemli olan nokta kendi noksan taraflarımızın tespiti ve bunların gelişme yolunda düzeltilmeye çalışılmasıdır. Olaylar arasındaki bağı görmeye çalışmak karşılaştığımız olayların dilini anlamaya yardımcı olur. Karşılaştığımız olaylar kendimizi daha iyi tanımamız için de birer aracıdır.

Yaşam Programını Öğrenmek Arzusu

Hepimiz, bu dünyaya belli problemleri aşabilme ve yaşam ödevlerini yerine getirmek için geliriz.. İşte bu problemlerin, onları çözmemiz için yaptığı kademeli çağrı ve davetler, kişinin kader yolunu çizer. Karakter, zamanla bütünleştiğinde kader ortaya çıkar. Karakter, doğarken birlikte getirilir ve bedenleşen şuurun bir ifadesidir.

Bizler kutuplaşmanın olduğu bir gezegende eğitim görmekteyiz. Kesin evetlerle kesin hayırların kimseye çok yarar sağlamayacağı özel bir döneme giriyoruz. Canlı ve değişken bir evrende, evetler ve hayırlar sık sık yenilenmek ve güncellenmek ihtiyacındadır. Karşılaştığımız olaylarda, bilincimizin savunma ve direncinden vazgeçersek, bedenimizin bağışıklığını korumaya devam edebilir ve bulaşıcı hastalıklardan da uzak kalırız. Zihinsel olarak uyarı almaya hazırsak, bedene inmez ama zihin örtülü ve bilinç kapalı olduğunda bedensel rahatsızlık giderek artar.

“Kendini Tanıma”, kadim zamanlardan beri, gerçeği arayanlar tarafından en önemli ve en zor görev olarak nitelendirilmiştir. Kendini tanımak, “ben” i değil, “kendini” bulmaktır. “Ben” ego olarak getirdiği sınırlandırmalarla, bütünsel ve holistik olanın fark edilmesini sürekli engellerken, Yunus Emre’nin “bir ben vardır bende, benden içeru” deyişine uygun olarak “Kendimiz” dediğimiz şey daha bütünsel olduğundan her şeyi içine alır.

Gerçek dürüstlük yolunda uğraşanlar için hastalık, bu yolda çok önemli bir yardımcıya dönüşebilir. Belirtilerde, ruhumuzda gizlemek ve yok etmek istediklerimizi, görünür biçimde yaşamak ve çare aramak zorunda kalırız. Eğer karşılaştığımız olaylarda, bilincimizin savunma ve direncinden vazgeçemezsek hastalık bedenin alacağı son çaredir ve tekyönlülüğü giderir, kişiyi yeniden orta noktaya getirir. Birdenbire şişirilen ego oyunları ve güç iddiaları yok olur, hayallerin çoğu yıkılır ve o güne kadar gidilen yaşam yolları sorgulanır. Dürüstlüğün, hastanın yalnız bedenine değil, yüzüne de yansıyan bir olgunluğu ve kabulü vardır. Yaşam bizden büyüktür ve onunla mücadele etmek yerine sörf yapar gibi birlikte akmak daha hayırlıdır. Gerçek dürüstlük, bizleri her türlü korku ve kaygının da ötesine taşır. Kendiyle yüzleşmekten, yenilikten, değişmekten ve objektif olmaktan korkmayan insanın hastalıklarla boğuşması gerekmez. Hasta olsa bile için hızla iyileşecek ve hatta çevreye de örnek olacaktır.

Bireysel Gelişim, Sosyal Aktivite ve Sağlık açısından alınacak tedbirler

2013 yılında kendimizi tanımak için özel çalışmalar yapmayı ihmal etsek bile karşılaştığımız karmaşık, şaşırtıcı, bilmece gibi olaylar nedeniyle kendimizle yüzleşmek zorunda kalacağız. Bu yüzleşme yapılmadığında, bireysel ve gezegensel kalkınma aksayacağı için bizler teşvik etmek adına hepimizi hayli zorlu deneyimler bekleyebilir. Deneyimleri zor ya da kolay hale getirmek bizim elimizde. Çaba ve gayretimize göre görünenin ardındaki görünmeyen, atom altı parçacık düzeyinde yayılarak bir kuantum etki oluşturur ve düşünce şeklimize bağlı olarak kendimize yeni olaylar hazırlamamıza, yaydığımız düşünce nedeniyle yeni olaylar çağırmamıza neden olur. Bu hem pozitif hem de negatif açıdan haylı önemlidir bir konudur. Eskiler bunu “Ne ekersen, onu biçersin”, sözleri ile ifade etmişlerdir. Eğer biz pozitifi çağırırsak büyük kolaylıklarla karşılaşmamız kaçınılmazdır.

BİREYSEL GELİŞİM

1- Yaşamınızı başkalarınınkiyle karşılaştırmayın.

2- Kontrol edemeyeceğiniz olumsuz düşüncelere veya şeylere sahip olmayın ki sizin aracılığınızla gerçekleşme şansları olmasın.

3- Enerjinizi olumlu şekilde şu an için harcamaya özen gösterin.

4- Kendinizi fazla abartmayın; sınırlarınızı bilin.

5- Her şeyi çok da ciddiye almayın; sıkıcı olmayı, mizaha yer vermeyi unutmayın..

6- Kıymetli enerjilerinizi gevezelikle, dedikoduyla boşa harcamayın.

7- Yaratıcı İmgeleme Gücünüzü aktif tutun.

8- Kıskançlık, çekememezlik zamanın boşa harcanmasıdır. İhtiyacınız olan her şeye zaten sahipsiniz.

9- Geçmişin acılı anılardan kurtulun, acıyı yaşama sevinci haline getirmeyin, yaşayın ve bitsin.

10- Yaşam birisine kin duyarak zamanı boşa harcamak için çok kısadır, kimseden nefret etmemeye çalışın.

11- Geçmişinizle barış yapın ki, şimdiyi bozmasın.

12- Sizden başka hiç kimse sizin mutluluğunuzdan sorumlu değildir.

13- Yaşamın bir okul ve eğitim yeri olduğunu ve öğrenmek/pratik yapmak için burada olduğunuzu unutmayın!

14- Daha fazla gülümseyin ve gülün.

15- Her tartışmayı kazanmak zorunda olmadığınızı kendinize sık sık hatırlatın.

SOSYAL AKTİVİTE

1- Ailenizi sık sık arayın, birlikte olmanın yollarını bulun.

2- Her gün sizden başka birine bir şey verin.

3- Herkesi her şey için affetme çalışmaları yapın.

4- Ara ara 70 yaşından büyükler ve 6 yaşından küçüklerle zaman geçirin, size öğretecek çok şeyleri olduğunu göreceksiniz.

5- Her gün tanımadığınız en az bir kişiye “günaydın” deyin.

6- Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündükleri ile ilgilenmeyin önemli sizin siz hakkınızdaki düşüncelerinizdir.

7- Kendinizden memnun olmanın bir yolunu mutlaka bulun.

8- Arkadaşlığı ihmal etmeyin, onlarla teması ne olursa olsun kesmeyin.

9- İnsanın sosyal bir doğaya sahip olduğunu sakın göz ardı etmeyin!

10- Eğlenme ve gezmeye de mutlaka zaman ayırın.

YAŞAM

1- Her zaman doğru olduğuna inandığınız şeyi yapın!

2- Faydalı, güzel veya neşe dolu olmayan şeylerden kaderin zorlayıcı etkileri yoksa uzak durun, zorlayıcı etkiler varsa onları da yumuşatmanın yollarını arayın!

3- Her iyi veya kötü durumun değişime tabi olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

4- Kendinizi kötü hissetseniz de kalkın, giyinin ve yaşama katılın.

5- En iyisine henüz sıra gelmedi ama mutlaka gelecek deyin.

6- Karamsar olmayın, karamsar insanlarla fazla zaman geçirmeyin. Karamsarlık bulaşıcıdır.

7- İnandığınız bir öğreti mutlaka olsun.

8- Maneviyat umut verir, umudunuzu en kötü şartlarda bile yitirmemeye çalışın.

9- Manevi gücünüzü yenilemenin size uygun olan yollarını tanıyın ve uygulayın.

SAĞLIK

1- Bol sıvı alın

2- Kahvaltıyı kral, öğle yemeğini prens ve akşam yemeğini de dilenci gibi yiyin.

3- Ağaçlarda ve bitkilerde yetişen yiyecekleri daha çok, GDO nedeniyle de fabrikalarda üretilen yiyecekleri daha az yiyin.

4- Enerji, heyecan ve duygu paylaşımı ile yaşayın.

5- Size uygun bir metotla Meditasyon, yoga ve dua yapacak zamanı bulun.

6- Daha çok aktif olun, doğayla bütünleşmeyi ve bol oksijen almayı ihmal etmeyin.

7- 2012′ den okuduğunuzdan daha fazla kitap okuyun.

8- Her gün en az 10 dakika sessiz olarak oturun.

9- 7 saat uyuyun.

10- Her gün 10 – 30 dakika yürüyüş yapın. ve yürürken gülümseyin.

Bütün bunları uygulamak için gösterilen gayret ve istek bizi Alaca karanlığı gün doğumuna dönüştüren bir simyacı yapacaktır. Unutmayın Dolunay geçti. Şimdi yeni ay doğuyor. Rahatlama, özgürleşme, sıkıntıdan kurtulma, terk etme, bırakıp gitme ve yenilenme zamanıdır.

2013 yılına tüm bu bakış düşünce ve duygularım yeni yılınızı en içten dileklerimle kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.