“Bayramınız Bayram Ola“

Bu bayramlar gönülden süzülen yakıcı bir iksir gibi insanı bazen coşturur, neşe, sevinç ikram, paylaşma gibi duygular hemen harekete geçer, hatta mazide iz bırakan hatıralar değiştirilemediği için, onlarla yaşanmak için oraya gidip gelinir, anılır, anlatılır.

Bayramlarımız sevinç ve neşe, huzur ve mutluluk günlerimizdir. Böyle günlerde bizler var olan dert ve sıkıntılarımızı dahi unutmaya çalışır, kutsal dinî bayramın neşe ve mutluluğunu sevdiklerimizle birlikte ortak olarak yaşamaya yöneliriz. Kusurları görmez, soğuklulukları yok sayar ve eksikliklerimizi tamamlamaya çalışırız.

Tüm bu güzel tanımlamalara rağmen bayram, olumsuzluklar içerisinde olan insan ve topluluklarda sadece adı ile yaşanır. Bayram insanın gönlünde yaşamaya başlattığı güzel duyguların çevresine yayılması ile başlaması bayramı bayram eder. Yüreğinde ve düşüncelerinde hüznü ve sorunları yaşatan insanın yüzündeki zoraki tebessüm bayramı, bayram yapamaz. Bayram insanın yüreğinde yaşattığı güzellikler ile bayram olmalı ve bunu çevresi ile yaşamalıdır.

Bayram ve bayramları yaşamak üzere o kadar yazı yazılabilir ama bunu en güzel şiirler anlatır, şiirler duygulara tercüman olur. Bilemediklerimizi ve diyemediklerimizi mısralarına nakış eder.

Değerli şairlerimizden Nazan İzmirli’nin, ‘’Bayram Şekeri’’ şiiri bayramları en güzel şekilde anlatan mısralar ile doludur.

Öyle bayramlar vardır,

Rengarenk jöleli, susamlı akideli, tepsi tepsi börekli, baklavalı çörekli.

Adı dilde, tadı tepside kalan,

yan odadaki hastayı tanımayan,

taziye edilecek yasları unutan, acılı yüreklere dost arkadaş,

adı dilde, tadı canda kalmayan.

Oysa;

karnını doyuracak babası müebbet hapiste yatan,

Elini öpecek anası olmayan,

Bayramdan habersiz uykusuz,

buz gibi gecenin sabahına uyanan çocuklar vardır.

Lüks caddelerin vitrinlerindeki renkli kağıt şekerleri dekor sanan,

karıştırdığı çöpte, buruşmuş kağıda umutla uzanan elin, burkulan yüreğin bayramla tanışmasıdır.

Çöp bidonu içindeki maniyi okuyup olmayacak niyetler tutan,

ve yine burkulan acıyla uyanan isyanların bayramıdır.

Bayramlar vardır, bin bir parça olur,

acır acır kanarsınız, yaralarını saramazsan yürekten ağlarsınız.

Bayramlar vardır,

buz gibi delikanlı avare, sırma saçlı kız hırpane,

ulaşmamız gerek her birine, el ele,

yoksa bayramlar neyimize…

Bayramı bayram gibi yaşamak için,

Bayram sevinçlerine ortak olmak için,

acıyı, özlemi, yalnızlığı yürekten yaşamış bizler,

Kalplerimizi birleştirelim,

bir umutsuz geleceği tadı damakta kalan bayram şekerine dönüştürelim.

Eğer üzerine bomba yağanları düşünmüyorsanız, size iyi bayramlar, depremde aç-açıkta kalanları düşünmüyorsanız, size iyi bayramlar. Afrika’da açlıktan karnı şiş bebeler rüyanıza girmiyorsa, size iyi bayramlar. Ufkunuz Kafkasları, Çeçenyayı, Kerkükü-Musulu, Halebi-Selahattini almıyorsa, size iyi bayramlar. Sokakta sıtma tutmuş gibi tirtir titreyen, sokak çocukları sizin sorunlarınız içerisinde yoksa size iyi bayramlar. Kısaca yüreğinizin elleri dünyanın her bir yanındaki mazlum- mağdur ve çaresiz kardeşlerine uzanmıyorsa, size iyi bayramlar…

Gönlü her zaman mazlumların yanında olan Merhum Şairimiz Abdurrahim Karakoç’un şiirleriyle Bayramlar nasıl Bayram olabilir?

Bayramlar Bayram Ola-1

Güneş yükselmeden kuşluk yerine

Bir adam camiden döndü evine

Oturdu sessizce yer minderine

Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı

Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı…

Eli öpüldükçe içi burkuldu

Konuşmak istedi, dili tutuldu

Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu

Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı

Adam “he ya” dedi, gözü kapalı…

Düşündü kış yakın, evde odun yok

Tenekede yağ yok, çuvalda un yok

Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok

Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını

Adam “evet” dedi, sıktı dişini…

Çalışsa ne iş var, ne cepte para

Dağ oldu içinde büyüyen yara

Dikti gözlerini karşı duvara

Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı

Adam “öyle” dedi, bağrında sızı…

Döndürse yönünü herhangi dosta

Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta

Yıllar, aylar, günler erirken yasta

Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı

Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı…

Bayramlar Bayram Ola-2

Nur yağan geceler, gündüzler nerde?

Neşe paylaştığım öksüzler nerde?

Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?

Huzura erdiğim bayramlar hani?

Bayram demek takvimdeki yazı mı?

Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?

Açıp yüreğimi, yumup gözümü

Özüne girdiğim bayramlar hani?

Bayram af günüdür, barış günüdür

Bayramlar rahmete giriş günüdür

Bayram, hak menzile varış günüdür

Gönlümü verdiğim bayramlar hani?

Bayramlar Bayram Ola-5

Dert deşmek değildir gayem, niyetim

Düşündükçe sızlar kemiğim, etim

Gelini dul kalmış, torunu yetim

Ak saçlı ninenin bayramı nasıl?

Hangi eller sürer suçluyu suça

Güdümlü başların destesi kaça

Kimler zorlanıyor gönülsüz göçe

Boş kalan binanın bayramı nasıl?

İşkence altında ezilir canlar

Masum yiğitlerle dolu zindanlar

Ses verin mezardan, ulu sultanlar

Yusuf-u Kenan’ın bayramı nasıl?

Bizden sandığımız bize yabancı

Görünen simalar göze yabancı

Kabukta bayram var, öze yabancı

Söyleyin, mânânın bayramı nasıl?

Sabahtan haber yok, ufuklar kara

Semerkand kan ağlar, yanar Buhara

Keşmir, Kâbil, Kerkük hasret bahara

Kudüs’ün, Sina’nın bayramı nasıl?

 Şiirlerdeki hüznü yüreğimizde yaşatarak ve duyarlı olarak, nefes almanın bile bir bayram olduğunu da bilmeliyiz ve yaşamalıyız.

Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp,  sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.

Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.

Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, Kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.

Yoğun bakımda sancılı geçen geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle…

Vuslat da bayramdır. Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmakta bayramdır.

En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.

‘Ona güvenmiştim, yanılmamışım’ sözü bayramdır.

Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram…

Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır.

Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.

Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.

Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi de bayramdır.

Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilkyazı, ilk karnet bayramdır.

Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.

İyi ki varsın, iyi ki yanımdasın demekte bayramdır.

Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.

Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmekte bayramdır.

Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmekte bayramdır.

Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.

Bu duygular ile tüm dostlarımın ve Kırşehirlilerin, Mübarek Ramazan Bayramını En İçten Dileklerimle Kutlar, Sağlıklı, Huzurlu ve Mutlu BAYRAM’lar dilerim.