“İtibar ve Karakter“

İtibarı, içinde yaşadığın ortam belirler,

Karakteri, inandığın doğrular…

 

İtibar, sandığın şeydir;

Karakter olduğun şey…

 

İtibar fotoğraftır;

Karakter ise yüz..

 

İtibar dışardan gelir;

Karakter içerden..

 

İtibar, yeni bir topluluğa girdiğinde sahip olduğundur;

Karakter giderken elinde olan..

 

İtibarın bir anda olur;

Karakterin , ömür boyunca..

 

İtibarın bir saatte öğrenilir;

Karakterin bir yılda açığa çıkmaz..

 

İtibar mantar gibi büyür;

Karakter sonsuza kadar sürer

 

İtibar zengin veya fakir yapar;

Karakterse mutlu ya da mutsuz..

 

İtibar insanların mezar taşına kazıdıklarıdır;

Karakter meleklerin Tanrı  huzurunda senin için söyledikleri..                                      

                                     William Hersey Davis

 

İnsanların çoğu zaman peşinde koştuğu ve bazen kariyer ile karıştırdığı bir kavram olan itibarı önemsemeyen yoktur. Her insan, mutlaka itibar peşinde koşar ve itibar görmek ister. İtibarın bir başka anlamı statü de olabilir. Toplum içinde aranılan statü ile itibar aynı kavram olarak ta düşünülebilir. Günümüz insanının karakterden ziyade kariyere önem verdiğini görüyoruz. Kariyer için verilen çabayı görünce karakter mi, yoksa itibar mı sorusu akla geliyor.

İtibar mı, yoksa karakter mi? sorusuna çoğumuz karakter cevabını verse de aslında en çok düşündüğümüz itibarımızdır. Karakteri içimizde önemser gibi görünsek te itibar kazanmak için mücadele veririz. Bir bakıma itibarı, içinde yaşadığımız ortam, karakter ise inandığımız doğruları belirler. Yani itibar olduğumuz değil sandığımız şeydir. Aslında karakterimiz özümüzün dışına yansımasıdır. İtibarımız bir resim tablosu, karakterimiz de onu yapan ressamdır. Karakter insanın içinden gelir, itibar ise dışından yani itibar ve karakter maddiyet ve maneviyat kadar zıttır. İtibarımız çevreyle, karakterimiz prensiplerimizle şekil alır. İtibar kimilerini zengin, kimilerini fakir yapar. Karakterse insanı mutlu ya da mutsuz yapar. İtibar çok yönlüdür, her çevreye göre değişir. Karakterimiz ise her çevrede yüreğimizdedir. Karakterin bu kadar önemli olduğunu bile bile insanımız itibar peşinde koşmaya devam ediyor. Hele ki yaşadığımız zamanda ve insana bakış tarzında itibar diyenlerin ve itibarı arayanların çoğunlukta olması doğaldır. Toplumda insanlar değerlendirilirken karakterinden önce itibarına bakıldığı sürece bu hep böyle devam edecektir.

Aslında her insanın karakteri itibarından önce gelmelidir. İnsan karakterini güçlendirmeli ve itibardan ziyade karakterini güçlü yanı olarak görmelidir. Ancak çevremizi ve saygınlığımızı kaybetme korkumuz buna mani olur.

Ama insanın önce kendine saygı duyması gerekmez mi?

Karakterini unutup yâda yok sayıp her şeyini itibar kazanmak üzerine planlayanlara söylenecek söz olmalıdır. Çevremizde itibar hırsı ile yanıp tutuşan bir makama geldiğinde makam ile itibarı karıştıranları görüp yazmamak yâda söz söylememek mümkün müdür.

Hadi karakterini makamla unuttun da itibarı makamla aynı değer görüp kendini itibarlı sanmanıza ne demeli? Makam bittiğinde yâda unvan gittiğinde itibarın kendi ile yola devam edeceğine inananları görünce şaşıp kalmamak elde değil…

Günümüz insanı karşısındakinin değerlendirmesini, bulunduğu konum ve unvana göre belirliyor. Bunu için genelde itibar mı, karakter mi soruna cevap itibar olabiliyor. Aynı değerlendirmeyi yapan insanlar kişinin makam veya unvanı gidince karakterine bakabiliyor. Yani öyle bir hale geldik ki, yanlışı doğruyla karıştırır olduk. Adamın kişiliğine bakıp itibar gösterdiğimizde, bir makama geldiğinde itibarının yükseldiğini sanarak karakterini bile değiştirebiliyor.

Tüm bu belirsizliklerin temelinde de aslında güven yatıyor. Biz insanlarda güvenirliliği belirlemekte zorlanıyoruz. Ya da kime güveneceğimizi bilmiyoruz. Güven duyduğumuz insanların yanılgısına uğruyoruz. Sonuçta yanılıyor ve üzülüyoruz. Sonra boş verip, güven duygusunu önemsemediğimiz zaman yâda kişilerde oluyor. Oysa güven, dünya üzerindeki tüm ilişkileri en güçlü şekilde etkileyen belki de tek ortak paydadır. Güven, her ilişkinin kalitesini, derinliğini, gidişatını ve sonuçlarını derinden etkiler.

Güven üzerine yaptığı çalışmalarla ünlenen Stephen M.R Covey’in de vurguladığı gibi “Güven ortadan kalktığı zaman, en güçlü hükümetleri, en başarılı şirketleri, en etkin liderleri, en sağlam arkadaşlıkları, en kuvvetli karakterleri ve en büyük aşkları yok edebilecek tek şeydir.”

Güveneceğiniz insanı iyi seçmek, insan da karakteri önemsemek, güvenilir gördüğümüz karakteri sağlam insanlara da İTİBAR göstermemiz gerekiyor. Aksi halde karaktersiz insanları itibar sahibi yapıyoruz.