“MENTOR yerine LALA”

MENTOR yerine LALA kelimesini kullansak derim.
Yunan mitolojisinde Kralın oğlunun devleti yönetmesine yönelik bilgi ve becerisini kazandırmaya yönelik eğitimleri veren kişinin adından kaynaklanıp MENTOR kelimesini kullanıyorsak, Osmanlı İmparatorluğunu yönetmek üzere eğitilen, Şehzadelerin eğitimlerinden sorumlu olan LALA kelimesini kullansak çok abese mi kaçardı.

MENTOR KİMDİR
Mentor kelimesinin kökeni mitolojiden gelmektedir. Odyssey’de belirttiğine göre Ithaca Kralı Ulysses
savaşa gitmeden önce oğlu Telemachus’u en yakın arkadaşı Mentor’a emanet eder. Kralın savaştan
dönmesi yirmi yıl alır ve Mentor, Prensi kralın yokluğunda en iyi şekilde eğitmiş ve yetiştirmiş olacaktır.
Toplumlar daha karmaşık hale geldikçe Mentor’lugun önemi artmıştır. Günümüzde Mentor’ luk
şirketlerde, okullarda ve çeşitli kurumlarda uygulanmaktadır. Bugün mentorluk sisteminin
kullanılmasındaki amaç insan potansiyelini geliştirmek, kurum kültürünü aktarmak, akademik yönden
veya kariyer yönünden hedef kitleye destek vermek bunun sonucu olarak da daha etkili bir insankaynağı
yaratmaktır. Kişiler bu karmaşık ve sürekli değişken iş yaşantısına ayak uydurabilmek için özelliklerini
geliştirmek zorundadırlar.
……………………………………………………………………………………….
LALA KİMDİR
Pâdişahların erkek çocuklarına Şehzade adı verilirdi. Pâdişah kızlarına ise sultan ünvânı verilirdi.
Şehzadelerin eğitimine kuruluşundan itibaren tüm Osmanlı dönemi boyunca büyük önem verilmiştir. Bu eğitimin önemli olmasının asıl nedeni ise tahta geçecek ve padişah olacak şehzadenin ülke yönetimini ele alacak olmasıdır. Ancak bu eğitimler dönemler halinde çeşitli değişimlere uğramıştır. Şehzade eğitimlerinin değişim geçirdiği dönemler ise dört bölüme ayrılabilir.
19’uncu yüzyılın başında ilan edilen İkinci Meşrutiyete kadar şehzadeler, ilk eğitimlerine saraylarda başlıyorlardı. Şehzadelerin bu eğitimlerinden Dâye ve LALA lar sorumlulardı. İlk öğretime başlayacakları zaman Bed’-i Besmele törenleri gerçekleştiriliyordu. Bu zamana kadar alfabe harflerini zaten öğrenmiş olan şehzadelere alfabe okutuluyor ve kısa bir tören gerçekleştirilmiş oluyordu. Okula başlayan şehzadeler çok çeşitli dersler almalarına karşın, öncelik okuma, yazma, Kur’an ve temel dini eğitimler üzerine eğitim alıyorlardı. 11 veya 15 yaşına kadar devam eden bu eğitimlerde dövüş ve binicilik gibi uygulamalı dersler de bulunuyordu.
Şehzadeler 11 veya 15 yaşına kadar aldıkları teorik ve temel eğitimlerin ardından, saltanat sırası kendilerine gelinceye kadar pratik eğitim için büyük sancaklara gönderiliyorlardı. Bu pratik eğitim için sancaklara gönderilme dönemi I. Ahmed ile birlikte son bulmuştur. Bu dönemden sonra kafes sistemi olarak bilinen sistem devreye girmiştir. Bu sisteme göre onlu yaşlarına kadar eğitimlerini tamamlayan şehzadeler, saraylarda Şimşirlik olarak adlandırılan dairelerdeki kendilerine ayrılan bölümlerde yaşamaya başlamışlardır. Ancak 15 yaşından küçük olanlar Topkapı Sarayı’nda, “Dâye” adı verilen çocuk hizmetçilerinin bakımı altında yaşıyorlardı. 15 yaşından sonra ise kendi bölümlerine yerleştiriliyorlardı. Artık burada, saray dâhilindeki yerlerini asla terk edemiyorlardı. Eğitimleri ise aksaksız ve çok sıkı bir şekilde öğretmenler eşliğinde devam ediyordu.