Nepotizm, bireylerin liyakat ve yetkinlik yerine akrabalık bağları veya yakın ilişkiler yoluyla ayrıcalık kazanması durumudur. Her alanda karşımıza çıkabilen bu sorun, yalnızca kamuda değil, kurumsal olmayan özel sektörde ve hatta aile şirketlerinde dahi yaygın bir şekilde görülmektedir.
Uzun iş yaşamımda ve farklı sektörlerde, farklı pozisyonlarda o kadar çok nepotizmle karşılaştım ki, bunun insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini içtenlikle yaşadım. Liyakatli bireylerin emeğinin karşılık bulmaması, adalet duygusunun yok edilmesi ve çalışma motivasyonunun kırılması gibi sonuçlara bizzat tanık oldum. Bu süreçlerin bireyler üzerinde yarattığı hayal kırıklığı ve güvensizlik, yalnızca kişisel düzeyde değil, toplumsal düzeyde de kalıcı etkiler bırakmaktadır.
Kamuda nepotizm, toplumsal adalet algısını zedeleyerek bireylerin devlete olan güvenini sarsar. Özel sektörde ise özellikle kurumsal olmayan yapılarda nepotizm, nitelikli çalışanların önünü tıkayarak şirketlerin uzun vadeli başarısını riske atar. Aile şirketlerinde ise aile bağlarının iş kararlarının önüne geçmesi, işin profesyonelleşmesini engelleyerek büyümeyi sınırlar.
Adil bir sistemin temel taşı, fırsat eşitliğidir. Nepotizm, bu eşitliği yok ederek hem bireylerin çalışma motivasyonunu düşürür hem de kurumların yenilikçiliğini ve verimliliğini sınırlar. Şeffaflık, liyakat esaslı değerlendirme ve kurumsal etik kurallarının uygulanması, nepotizmin önlenmesi için elzemdir.
Sonuç olarak, nepotizm her alanda karşılaşılabilen bir sorun olmakla birlikte, toplumsal ilerlemenin ve kurumsal başarının önündeki büyük bir engeldir. Bu sorunun üstesinden gelmek, bireylerin hak ettikleri yerlere gelebilmesi ve toplumda adalet duygusunun yeniden inşa edilebilmesi için hayati önem taşır.

Yorum bırakın