Emanet ve Adalet

“Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah’ın size verdiği öğüt ne güzeldir! Allah daima dinleyen ve görendir.” (Nisa Suresi, 58. Ayet)

Bu ayet, toplumların temel değerlerini şekillendiren bir ilahi ilkedir. Emanetlerin ehline verilmesi, sadece maddi sorumluluklarla değil, manevi ve idari görevlerle de ilgilidir. Bir toplumu ayakta tutan güven duygusunun sarsılmaması için her işin liyakate dayalı olması şarttır. Ancak günümüzde bu ilkeye uymamanın sonuçlarını her alanda görmekteyiz: Adaletsizlik, yozlaşma ve güvensizlik.

Adaletle hükmetmek ise sadece yargı makamlarına değil, hayatın her alanına yöneliktir. İnsanlar arası ilişkilerden devlet yönetimine kadar her alanda adaletin tesisi, bireysel çıkarların önüne geçmeyi gerektirir. Bu ayet, sorumluluk sahibi bireyler ve adil yöneticiler yetiştirmenin önemine dikkat çekmekte, böylece toplumsal barışın ve huzurun sağlanabileceğini vurgulamaktadır. Eğer bu ilkeye sımsıkı sarılabilseydik, ne bireyler arasında güvensizlik kalırdı ne de toplumda huzursuzluk.

Ve en çok da bu ayeti bilip, hatta sık sık bu konuda nasihatlerde bulunan dindar insanların bu hükme uymaması ayrı bir tezat olarak karşımıza çıkıyor. İnsanın söylemleri ile eylemleri arasındaki bu çelişki, hem bireysel ahlakın hem de toplumsal düzenin bozulmasına yol açıyor. Bir ayetin gücüne inanmak, onu sözle dillendirmek değil, hayatın merkezine alıp uygulamakla anlam kazanır. Ne yazık ki, bu ilkeden uzaklaşmak, güven ve adaletin temellerini sarsmakta, dindar olduğunu iddia edenlerin örnek olma vasfını zedelemektedir. İşte tam da bu noktada, gerçek bir muhasebeye ihtiyaç vardır.

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑