Celal Şengör’ün, Özlem Gürses’in programında “Neşet Ertaş’ı tanımıyorum, hiç duymadım” demesi oldukça şaşırtıcı ve aynı zamanda üzücü bir açıklama. Çünkü Neşet Ertaş, sadece Kırşehir’in değil, tüm Anadolu’nun bağrından kopup gelen, halk müziğiyle evrensel bir ruh yakalamış bir sanatçıdır.
Oysa Neşet Ertaş:
“Bozkırın Tezenesi” olarak anılır. Bu unvanı kendisine Yaşar Kemal vermiştir.
Sazıyla, sözüyle aşkı, acıyı, gurbeti, hasreti ve Anadolu insanının tüm duygularını anlatmıştır.
UNESCO tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi olarak kabul edilmiştir.
Babası Muharrem Ertaş’tan aldığı Türkmen-Abdal geleneğini dünyaya tanıtmış, halk müziğine yeni bir soluk getirmiştir.
Neşet Ertaş’ı tanımamak, aslında bu toprakların müzik kültürüne, insan hikayelerine ve halkın duygularını taşıyan türkülere yabancı olmak demektir. O’nun türküleri yalnızca birer ezgi değil, aynı zamanda Anadolu’nun hafızasıdır.
Belki de bu açıklama, Türkiye’nin kültürel değerlerini daha fazla tanıtması ve sahiplenmesi gerektiğini bize bir kez daha hatırlatıyor. Çünkü Neşet Ertaş gibi bir değeri tanımamak, hem bir eksiklik hem de kendi kültürel mirasımıza karşı bir uzaklıktır.
Neşet Ertaş’ın bir türküsünü hatırlatarak bitirelim:
“Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca
Akar can özümde sel gizli gizli…”
Bu türküyle bile Anadolu’nun gönül iklimini anlayabilmek mümkün. Neşet Ertaş’ı anlamak, bu toprağı anlamaktır.

Yorum bırakın