
Ben üç baba gördüm bu dünyada…
İlki, insanlığa rahmet olarak gönderilen; karanlığa ışık, çaresizliğe umut olan bir önderdi:
Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v) Merhametin, adaletin ve hikmetin timsali…
Yetimdi, ama milyonların babası oldu.
Kalplere dokundu, gönülleri dönüştürdü.
Ondan babalığı; şefkatiyle, sabrıyla ve duasıyla öğrendik.
İkincisi, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden umut yeşerten, milletine özgürlük ve onur kazandıran bir liderdi:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Vatanın, milletin ve Cumhuriyetin babası…
Halkına sadece yol değil, yön gösterdi.
Hem düşmana hem cehalete karşı dimdik durdu.
Bize bağımsız düşünmeyi, sorgulamayı ve mücadeleyi öğretti.
Üçüncüsü ise benim hayatımın en gerçek kahramanıydı:
Benim babam Mustafa. Sessizliğin, emeğin, alın terinin ve vefanın adı…
Ne kitaplara geçti, ne kürsülerden konuştu.
Ama omzumda eli, yüreğimde izi kaldı.
Sözleri değil, duruşu büyüttü beni.
Ve şimdi…
Benim de iki oğlum var.
Biri Mustafa, diğeri Taha…
Ben de bir babayım. Hem de yürekten.
Baba olmak…
Kocaman bir yüreğe sahip olmaktır.
Sevdiklerine cömert olmak,
Fedakârlıktan asla kaçmamak,
Her türlü zorluğu göze almak,
Karşılıksız sevmek ve sevdikleri için yaşamaktır.
O yüzden derler ya:
“Baba adam” diye…
Çünkü baba olmak, sadece biyolojik bir kimlik değil,
Hayata iz bırakan bir duruştur.
Değerdir, dirayettir, vefadır.
Ben bir babayım…
Ve inanıyorum ki “baba adamım.”
Evlatlarımız iyi olsun, güzel olsun, adam gibi adam olsun!
Hayatınızda ne şekilde olursa olsun, “baba adamlar” varsa…
Kıymetlerini bilin.
Çünkü baba olmak; adını değil, ardında bıraktığın izi büyütmektir.
Tüm baba yürekli insanlara,
çocuklarına sadece soyadını değil,
karakterini, sevgisini ve izini bırakabilen herkese…
Babalar Günü kutlu olsun.
Evlatlarına dua olan, gölgesiyle büyüten tüm babalara selam olsun.
Ve bir evladın yüreğinde hâlâ yaşayan babalara da… 🌿
Yorum bırakın