Kendini Yetersiz Hissedenlerin Güç Oyunu

Alfred Adler  “aşağılık kompleksi” ve bunun bir savunma biçimi olarak gelişen “üstünlük kompleksi” kavramlarını tanımlamıştır. Temel düşünce şudur:
Bir kişi kendini içten içe yetersiz, değersiz, önemsiz hissediyorsa, bu hissi bastırmak ve başkalarına (ve kendine) güçlü görünmek için aşırı bir üstünlük gösterme eğilimine girebilir.
Geçmişte aşağılanmış, ezilmiş, yoksunluk çekmiş, küçümsenmiş ya da sevgiden mahrum kalmış bireylerde bu durum bilinçdışı bir telafi davranışı olarak gelişebilir. Yani kişi aslında içten içe eksiklik duyar ama dış dünyaya “üstün”, “güçlü”, “önemli” biri gibi görünmeye çalışır.
Ancak şu da bir gerçek:
Her güç sahibi, her makam mevki sahibi, her zengin kişi üstünlük kompleksi taşımaz.

Çünkü: Eğer birey sağlıklı bir benlik gelişimi yaşamışsa,
Aile ve çevre tarafından koşulsuz kabul ve sevgi görmüşse,
Kendilik değeri dış faktörlere değil, içsel değerlere dayalı olarak gelişmişse, o kişi ne kadar güçlü olursa olsun, kimseye üstünlük taslama ihtiyacı duymaz. Yani senin dediğin gibi, “zaten üstün doğan” ya da daha doğrusu içsel olarak sağlam temellere sahip olan biri üst kompleksine daha az girer.
Özetle:
Üstünlük kompleksi çoğu zaman bir aşağılık duygusunun maskesidir.
Bu duygu çocuklukta ya da geçmişte yaşanan eksikliklerden kaynaklanabilir.
Gerçekten özgüvenli insanlar, kendilerini ispat etme ihtiyacı duymazlar.
Dolayısıyla, dışarıdan gösterilen “büyüklük” her zaman gerçek güç anlamına gelmez.

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑