Bâcıyân-­ı Rûm (Anadolu Bacıları)

Anadolu da, 13. yüzyılda Ahi Evran önderliğinde Ahi Teşkilatı’ kurulmuş (Ahiyan-ı Rum) ve bu teşkilatın kadınlar kolu da,  Anadolu Bacıları Teşkilatı’ (Bacıyan-ı Rum) olmuştur. O dönemde, kadının toplumsal yaşam içindeki rolü yönüyle şaşırtan böylesi bir kadın teşkilatlanmasın kurucusu,  Ahi Teşkilatı’nın baş mimarı sayılan ve ”Ahi Evrani Velinin eşi Fatma Bacı’dır.”

Günümüzün modern dünyasında tarihimizi değerlendirirken, göz ardı edilmemesi gereken önemli bir gerçek şudur ki; Bâcıyân-ı Rûm o dönemde Anadolu’da faaliyet gösterirken ve aynı zamanda mutasavvıf Türk dervişleri “bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” derken aynı dönem Avrupa’sında bilim adamları ve kadınlar engizisyon mahkemelerinde susturulmaya çalışılıyordu. Bugün kadının yerinin tartışıldığı bir dönemde Anadolu Türk kadınının 13. Yüzyıldaki konumuna ve sosyal yaşama katılımına bir kez daha bakmaları gerekiyor.

Birçok batılı araştırmacı gibi Alman araştırmacı Franz Taeshner de, o döneminde Anadolu’daki kadınların bir araya gelerek bugün ki anlamda bir sivil toplum örgütü kurmalarını hayretle karşılamıştır. Franz Taeshner, Ahilik teşkilatı ile aynı dönemde kurulan bu teşkilatın varlığına inanamamış ve Türk kadınının böyle bir sivil toplum örgütünü kuracak kadar bilinçlendiğini söylediği rivayet edilmektedir.

Anadolu’nun yeniden Türkleşmesi için kurulan birçok Teşkilâtın içinde kadınların kurduğu bir teşkilat diğerlerinden farklı olarak ortaya çıkıyordu.  Bu teşkilatın adı Bâcıyân-ı Rûm’dur.

Osmanlı Devleti’nin ku­ruluşunda rolleri olan dört taife, Gaziyân-ı Rûm, Abdalân-ı Rûm, Bâcıyân-ı Rûm,  Ahiyân-ı Rûm ve Bâcıyân-­ı Rûm (Anadolu Bacıları) dır.

Bu teşkilâta mensup olan genç kız ve kadınlar birbirine “Bacı” diye hitap ettikleri için bu kadın ve kızların meydana getirdikleri teşkilâta daha yaygın olarak “Bâciyân” (Bacılar) dendiği anlaşılmaktadır.

Bu konuda ilk defa Fuat Köprülü, Osmanlı Devle­ti’nin kuruluşunda içtimai teşekküllerin rolünü incelerken, Âşıkpaşazâde’nin ”Bâcıyân-ı Rûm” diye adlandırdığı züm­re hakkında verdiği bilgileri Bektaşi riva­yetleri ve başka kaynaklarla da teyit ede­rek, Ortaçağ Anadolu’sunda kadınlar tarafından kurulmuş bir sosyal zümrenin varlığına dikkatleri çekmiştir.

Fatma Bacı Ahi Ev­ren’in eşi olup, Anadolu Bacıları Teşkilâtı’nın bilinen ilk lideri olarak bilinmektedir. Anadolu Bacıları, Ahiliğin Kadın kolu olarakta düşünülebilir.

Anadolu Bacıları Teşkilâtı’nın kurulduğu yıllar göz önüne alınırsa bu kuruluşun önemi da­ha da iyi anlaşılır. O dönemde kadının toplumdaki yeri tartışılırken Bacılar Teşkilâtı olarak bilinen bu teşkilat kadınların belirli bir eğitimden geçmeleri ve sosyal yaşamda rol almalarına imkan sağlıyordu. Verilen bu eğitimler ile kadınların kimlik sahibi olmaları ve farklı alanlarda meslek sahibi olmaları amaçlanıyordu.

Ahilik teşkilatında yer alan meslek grupları arasında bulunan el sanatları çok önem arz ediyordu. Bu el sanatlar arasında yer alan çadır­cılık, keçecilik, boyacılık, halı ve kilimci­lik, dokuma ve örgücülük, nakışçılık ve çeşitli kumaşların imal edilmesi kadınlara hitap eden meslekler olduğu için kadınlar bu alanlara yöneltilmiştir. Günümüzde hala bu dönemden gelen el sanatlarına yönelik örnekleri görmekteyiz.

Anadolu Bacıları, Ahilerin kadınlar kolu olarak sadece mesleki alanda çalışmamış yetim ve kimsesiz genç kızları himayesine almış, onların eğitimlerinden, ev-bark sahibi olmalarından sorumlu olmuşlardır. Bunun dışında kimsesiz ihtiyar kadınların bakımı, genç kızların evlendirilmesi gibi birtakım sosyal hizmetlerde bulundular, maddi sıkıntı içinde olanlara yardım elini uzatmışlardır.

Moğolların Kayseri’ye girdikten sonra Fatma Bacı Kırşehir’e geldiği ve bu teşkilatın işlevini burada sürdürdüğü  bilinmektedir.

Ahilikte erkeklere ”eline-beline-diline sahip ol” öğüdü verilirken, Bâcıyân-ı Rûm Teşkilâtı da kadınlara “aşına-işine-eşine sahip ol” öğüdü verilmiştir. Bu öğüt ile kadınların aile yaşamına yön verilmek istenmiştir.

Ekrem Öztürk

 

 

br

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑