Yıllarımı insan kaynakları alanına adamış bir profesyonel olarak, kadının çalışma hayatındaki yerini, değerini ve önemini her zaman fark ettim, hissettim ve savundum. Kadının iş dünyasındaki varlığı, sadece bir istihdam meselesi değil, aynı zamanda toplumsal kalkınmanın, sürdürülebilir başarının ve adaletli bir geleceğin temel taşlarından biridir.
Kadın, sadece bir çalışan değildir; o, aynı zamanda bir anne, bir eş, bir dost ve hayatın her alanında varlığıyla değer katan bir bireydir. Çalışma hayatına dahil olan kadınlar, iş yerlerine farklı bakış açıları kazandırır, üretkenliği artırır ve kurum kültürüne derinlik katar. Kadınların iş hayatındaki yeri, bir zorunluluk değil, bir gerekliliktir. Çünkü kadının olduğu yerde, adalet, empati, dayanışma ve kalite vardır.
Ancak bugün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü anarken, bu mücadelenin zorluklarını ve bedellerini de hatırlıyoruz. Kadınlar, yıllarca iş gücüne katılmak, emeğini görünür kılmak ve hak ettiği konuma gelmek için büyük çabalar harcadı. Hâlâ da harcamakta… Eşit olmayan çalışma koşulları, cinsiyete dayalı işe alım ve terfi süreçlerindeki adaletsizlikler, cam tavan engeli gibi birçok sorun, kadınların iş hayatında hak ettikleri yere gelmelerini zorlaştırıyor.
8 Mart, yalnızca bir kutlama değil, aynı zamanda bir farkındalık ve mücadele günüdür. Kadınların hak ettikleri eşit fırsatlara sahip olduğu, emeğinin karşılığını tam anlamıyla aldığı bir iş dünyası oluşturmak hepimizin sorumluluğudur. İnsan kaynakları profesyonelleri olarak bizler, iş hayatında kadınlara daha fazla fırsat sunmalı, onların kariyer gelişimini desteklemeli ve her alanda adil bir çalışma ortamı yaratmalıyız.
Bugün, emekçi kadınları saygıyla anıyor, onların mücadelesine ve azmine bir kez daha şahitlik ediyoruz. İş dünyasında daha fazla kadın görmek, onların başarı hikâyelerine tanıklık etmek dileğiyle…
Ekrem Öztürk

Yorum bırakın