İnsanın en büyük rakibi kendisidir. Çoğu zaman mücadele ettiğimiz şeyin dış etkenler olduğunu düşünürüz. Oysa bizi en çok zorlayan, aşılması en güç engeller, kendi içimizde var olanlardır. Başarıya, gelişime, gerçek mutluluğa ulaşmamızı engelleyen şey, başkalarının önümüze koyduğu bariyerler değil, kendi zihin dünyamızda inşa ettiğimiz duvarlardır.
Vazgeçemediğimiz konfor alanları, bizi güvenli ama sıradan bir yaşamın içine hapseder. Konfor, insanın en büyük yanılsamasıdır; çünkü rahatlık içinde büyümek mümkün değildir. Yeni şeyler denemekten korkan, bilinmezliğe adım atmayan insan, aslında kendi gelişimini durdurmuş olur.
Ego ve kibir, insanın en sinsi rakiplerindendir. Kendi doğrularını mutlak sanmak, eleştiriye kapalı olmak, insanın büyümesini engeller. Oysa gerçek öğrenme, hataları kabul etmek ve bunlardan ders çıkarabilmekle mümkündür. Kendi bildiğini en doğru sanan insan, aslında en çok yanılan insandır.
Kalabalıklarda aranan sahte mutluluklar, insanın kendisinden kaçışıdır. Çoğu zaman sosyal çevremiz, onaylanma isteğimiz, ait olma ihtiyacımız bizi gerçek mutluluktan uzaklaştırır. Dışarıdan mutlu görünen ama iç dünyasında huzursuz olan birçok insan vardır. Gerçek huzur, insanın kendiyle barışık olmasıyla mümkündür.
Yalnız kalmaktan duyulan korku, insanı sürekli bir meşguliyet içine sokar. Kendini dinleyemeyen, iç dünyasına dönüp hesaplaşamayan biri, kendi gerçeğini göremez. Oysa yalnızlık, insanın kendini keşfetmesi için büyük bir fırsattır.
Okunmayan kitaplar, öğrenilmemiş bilgiler, insanın kendi gelişimini baltalayan en büyük engellerdendir. Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu bir çağda, öğrenmeye zaman ayırmamak, insanın kendini geride bırakması demektir. Kitap okumayan, farklı düşünceleri keşfetmeyen bir zihin, zamanla körelir.
Yürünmeyen patikalar, gidilmeyen yollar, keşfedilmeyen fırsatlar, insanın hayatını sıradanlaştırır. Sürekli aynı döngü içinde yaşamak, yeniliklerden kaçmak, insanın kendi potansiyelini keşfetmesini engeller. Yeni yolları denemeyen, bilinmeyene adım atmayan biri, hep aynı sonuçlarla yetinmek zorunda kalır.
Gelişime engel olan ertelemeler ve eringeçlikler, insanın geleceğini tüketir. “Yarın yaparım” düşüncesi, zaman içinde yıllara dönüşür. Oysa insanın sahip olduğu en değerli şey zamandır ve zamanı verimli kullanamayan biri, fırsatlarını da kaybeder. Gerçek değişim, ertelemeyi bırakıp harekete geçmekle başlar.
Korkular ve kararsızlıklar, insanın hareket alanını daraltır. Başarısız olma korkusu, hata yapmaktan çekinmek, insanı pasif hale getirir. Oysa risk almadan, cesur adımlar atmadan hiçbir gelişim mümkün değildir. Başarısızlık bile öğrenmenin bir parçasıdır ve insanın ilerlemesi için gereklidir.
Başkalarının onayına duyulan ihtiyaç, insanı kendi yolundan uzaklaştırır. Sürekli olarak toplumun beklentilerine göre yaşamak, insanın kendi kimliğini kaybetmesine neden olur. Kendi doğrularıyla hareket etmeyen biri, başkalarının hayatını yaşar ama kendi hayatını asla keşfedemez.
Bağımlılıklar ve alışkanlıklar, insanın iradesini ele geçirir. Sosyal medya, zaman kaybettiren uğraşlar, sürekli dikkat dağıtan alışkanlıklar, insanın potansiyelini düşürür. Bağımlılıklardan kurtulmadan özgürleşmek mümkün değildir.
Sürekli geçmişe takılı kalmak, insanın bugünü yaşamasını engeller. Yaşanan hatalar, pişmanlıklar, geçmişin yükü altında ezilmek, geleceğe dair umutları zayıflatır. Oysa geçmiş değiştirilemez ama ondan alınan derslerle daha iyi bir gelecek inşa edilebilir.
Gelecek kaygısı ve aşırı plan yapma ihtiyacı, insanın bugün adım atmasını engelleyebilir. “Ya olmazsa?” korkusuyla hareketsiz kalan biri, zamanla fırsatlarını kaçırır. Hayat her zaman planlandığı gibi gitmez ve bazen akışına bırakmak gerekir.
Sahip olma hırsı, insanın mutluluğunu tüketir. Daha fazla kazanmak, daha çok şeye sahip olmak için yaşamak, gerçek huzuru getirmez. Sahip olunan şeyler mutluluğu garanti etmez; önemli olan, sahip olduklarının farkına varabilmektir.
Gerçek zafer, başkalarını yenmek değil, insanın kendini aşabilmesidir. Konfor alanından çıkabilmek, egoyu bir kenara bırakmak, mutlu olmak için kalabalıklara ihtiyaç duymamak, korkularla yüzleşmek, okumak, öğrenmek, keşfetmek… Bunları başarabilen insan, en büyük rakibini, yani kendisini yenmiş olur.

Yorum bırakın